2 Ağustos 2019 Cuma

Şeytani Arzular - Elizabeth Hoyt Kitap Yorumu





Arzularıyla hareket eden bir adam... Şehveti ve tutkusuyla tanınan Lazarus Huntington, namıdiğer Lord Caire, Londra'nın ünlü kenar mahallelerinden biri olan St. Giles'ta bir katili aramaktadır. 
Geçmişte işlediği günahlarla savaşan bir kadın... St. Giles'ı avcunun içi gibi bilen Dul Temperance Dews da hayatını ailesinin kurduğu kimsesizler yurdundaki çocuklara bakarak geçirmiştir. Ama şimdi yurdun geleceği tehlikededir. İkisinin de reddedemeyeceği bir anlaşma… Caire basit bir teklif sunar: St. Giles sokaklarında yapacağı araştırmaya yardım etmesi karşılığında Temperance'ı, yurda bağışçı bulması için Londra sosyetesine takdim edecektir. Fakat Temperance göründüğü kadar masum değildir ve çok geçmeden ikisini de mahvedebilecek bir tutkunun esiri olurlar. 

St. Giles Londra'nın karanlık yüzüdür. Burada çoçuk satıcıları , kadın pazarları, dilenciler zor durumdaki muhtaç insanlar hayata tutunmaya çalışmaktadır. Temperance babasından kalan St. Giles'taki yetimhanenin müdürüdür. Yetimhanenin kıymetli bağışçısı hayatını kaybettiği için yetimhanenin dönmesini sağlayacak yardımlara ihtiyacı vardır. Caire ise St. Giles ta öldürülen sevgilisinin katilini aramakta ve bir gece yine onun katilini ararken yolları Temperance ile kesişmiştir. 

       Roman diğer Elizabeth Hoyt romanları gibi elimden bakmadan kendini okuttu. Ama bence seride en zayıf halkaydı. Bunun nedenini de Temperance'e bir türlü ısınamamamdır :) Ama Caire ve annesinin arasındaki diyaloglar bence kitabın en güzel bölümleriydi. Dengesiz mi desem ya da ben hiç bir şey demeyeyim siz okuyun ama serinin konu bütünlüğü açısından okusanız iyi edersiniz. Kötü değildi ama yazarın diğer romanlarına göre bence en kötüsü diyebilirim. 
10/6


"Sevginin gösterilmemesinin, hissedilmediği anlamına gelmediğini unutma lütfen."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder