3 Mart 2020 Salı

Gece Yarısı Öpücüğü - Lara Adrian Kitap Yorumu


   Gabrielle Maxwell’in en gizli fantezilerini gerçeğe dönüştürecek olan siyah saçlı yabancı, kalabalık gece kulübünde uzaktan onu seyrediyordu. Bir anlığına gördüğü bu adam bütün hayatını değiştirecekti. Fakat Gabrielle’in tanık olduğu cinayet, karanlık ve ölümcül sonuçlar doğuracaktı. Asla var olduklarını bilmediği vampirlerin dünyasına girecek ve asırlardır devam eden bir savaşın ortasında kalacaktı.
     Lucan Thorne kendisini, bir ölümlü olan Gabrielle’e bağlayacak ve onu, bu karanlık dünyanın kötülüklerinden korumak için her şeyini riske atacaktı.
     Tutkuyla bağlanan iki âşık kaderlerine karşı bu savaşta sonuna kadar mücadele edecekti.



Merhaba arkadaşlar. Uzun bir süreden sonra yeni bir yayınla karşınızdayım. Kitabın içeriğine geçmeden önce uzun süredir elime, bir çırpıda biterebileceğim bir kitap geçmediğini söylemeliyim. Bu tür paranormal fantastik romantik kitap serilerine de rastlamak zor. Kresley Cole kitaplarının hepsini bitirmiş  ve Gena Showaltera geçmiş bu tür için okuyacak kitap aramaktaydım ki ilaç gibi geldiğini söylemeleyim. Ne yazık ki bu seriye başlamadan önce beklenen ilgiyi görmediğinden dolayı yayınevinin seriyi çevirmeyi durduğunu biliyorum. 
   Ama yinede bu güzel seriye başlamama engel olamaz tabikii :) Zaten her kitap ayrı bir karakterin hayatını anlattığı için tek bir çift ya da karakter üzerinden serinin gitmediğini söylemeliyim. Genelde bu tarz yazılan her kitapta ayrı bir karakteri derinlemesi anlatan serileri daha çok sevmişimdir. 
   Romanın içeriğine gelecek olursak Lucan ilk nesilden olan bir vampir. Burada ilk nesli şöyle açıklayayım: Vampirlerimizin ilk ataları uzaydan gelmiş, dolaşım sistemlerinin dünyadaki yiyecekleri sindiremeyecekleri kadar hassas olduğu için insan kanı içerek hayatta kalmaya başlamışlar. Tabi kana olan düşkünlüklerinden bir çok yıkıma da sebebiyet vermişler. Lucan da bu ilk gelenlerin çocuğu. Kendilerine soylular dediği grubun da lideri kendisi. Grup üyelerinin hikayeleri ise yazarın diğer kitaplarında.
  Gabrielle ise profesyonel bir fotoğrafçı. Yetimhanede büyümüş yarı yarıya sorunlu bir kız. İçsel sorunları daha çok yalnız kaldığında gün yüzüne çıkıyor. Ve burada karakterin kendi içinde yaşadıkları kendi kendine konuşmasının çok hoşuma gittiğini belirtmeliyim. Genelde iç sesleri ve o yazılan uzun düşünceler kısmı bazı kitapta sıkar ama bunda öyle değildi.
   Karakterlerimiz Gabrielle 'nın bir gece gece kulübüne gitmesi ve bir grup vampir cinayeti ile karşılaşması üzerine yolları kesişiyor. Tabi Gabrielle'nın tüm bu vampir varlığından zerre kadar haberi yok. 
    Bence boş vakitlerinizde kafa dağıtmak için okuyacağınız güzel hoş bir kitaptı. Çok aşı güzel diyemem ama kendini bir şekilde okumayı bildirdi diyebilirim :) Serinin diğer romanlarda heyecanın tavan yapacağını hissediyorum. Bir sonraki yayında görüşmek üzere...

10/8

Sanki hayat -kendisinin ki dahil olmak üzere- onsuz hızla geçip gidiyor gibiydi.Son zamanlarda kendini durmadan dönen bir çarka kaptırmış, vaktini gayesizce ziyan ederek geçiriyormuş gibi hissediyordu.  Gabrielle

Ve mademki dürüst olacaktı, Lucan'a yarı yarıya aşık falan değildi. Ona sırılsıklam , düpedüz, tepeden tırnağa, hiçbir zaman unutamayacağı kadar aşıktı. Aynadaki mutsuz görüntüsüne bakarak, "Ne gidişat ama," diye mırıldandı. "Gerçekten harika."

Suçlarcasına, "Neden?" diye sordu. "Bunu bana neden yapıyorsun?"
"Gerçekten bilmiyor musun?" erkeğin öfkesinden kaçmayarak onun vahşi bakışlarından gözlerini bir an bile ayırmadan, "Çünkü seni seviyorum Lucan," dedi. "Ve sana verebileceğim tek şey bu."


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder