12 Mart 2019 Salı

Günahın Esiri - Anna Campbell Kitap Yorumu


Hindistan'da tutsak edilen İngiliz casusu Sir Gideon Trevithick ülkesine döndüğünde ulusal kahramandır. Bir yıl boyunca işkence gören Gideon insanlarla ilişki kurmakta güçlük çekmeye başlamış ve içine kapanmıştır. Ancak çok zor durumda olan Lady Charis Weston ile karşılaşınca, duyduğu ilgi ve yakınlığı gizleyemez. Charis, kendisine miras kalmasını istemeyen ve onu şiddet uygulayarak istemediği bir adamla evlenmeye zorlayan üvey ağabeylerinden kaçmaktadır.
Gideon bir yandan Charis ile aralarındaki yakınlaşmaya karşı koymaya çalışır çünkü güzeller güzeli Charis'in kendisi gibi travmalar yaşamış, bunların etkisinden kurtulamamış bir adamdan çok daha iyisini hak ettiğini düşünmektedir. Bir yandan da genç kızı kurtarmanın tek yolunun onunla evlenmesi olduğunun farkındadır.


Bu kitaptan önce Anna Campbell'in mahrem ve yedi gün yedi gece kitabını okumuştum. Yedi gün yedi geceyi mahremden daha çok beğenmiş olup bu kitaba da öyle bir şans vermek istedim. Yedi gün tedi gece daha çok bir güzel çirkin masalının tarihi aşk türündeki karşılığıydı benim için. Bu romansa daha önceden okuduğum güzel ve hırsız kitabının daha aksiyonlu olanıydı. Ama ilk önce bunu okusaydım güzel ve hırsıza göre bunu beğenirdim herhalde...Ama kitabın kapağına değinmeden geçemeyeceğim. Anna Campbell'in diğer kitap kapakları bu kitaba göre çok daha iyi. Keşke daha güzel bir kapak olsaydı bu güzel kitaba.
    Kitabın içeriğine gelecek olursak Charis 21 yaşı arifesinde, babası o çok küçük yaşındayken ölmüş, annesi daha sonra tekrar bir evlilik yapmıştır. Evlendiği adamın Charis'ten bbüyük iki oğlu vardır.Annesinin ölmesiyle Charis yanlız kalmış, onu sevmeyen üvey babasınında ölmesiyle tamamen üve abilerinin eline kalmıştır. Sahip olduğu büyük miras abilerinin gözünü döndürür ve Chairsi zorla evlendirmeye girişirler. Ona durmadan fiziksel ve ruhsal şiddet uygularlar. Cahis onların elinden zor bela kaştığı şubet ayının soğuk gecesinde Giedonla hanın ağırda karşılaşırlar. Charis ona güvenmekte sıkıntı yaşasada Gideon bir şekilde onun kalbine girmeyi başarır.
    Gideon, babası ve ailesi tafafından sevilmeyen ailenin ikinci çocuğu. Babasının sevgisizliğiyle büyüdüğü için kendisini derslerine vermiş yabancı dil ve birçeok konuda kendisini geliştirmiştir. Bu birçok kişinin dikkatini çekince kendisini Hindistan'a bir ingiliz ajanı olarak yollarlar. Bundan sonra Giedonun hayatı ve kendisi hiçbir zaman eskisi gibi olmayacak derin yaralar alır. Hindistandan yeni döndüğünden de soğuk kış gecesinde Charisle karşılaşır. Charis ona kendisini başkası gibi tanıtır. Gideon fazlasıyla zeki biri olduğu için onun yalanları inanmaz ama yine de ona yardım etmekten de geri duramaz. 
     Kitabın ilk 80 sayfasıda fazlasıyla sıkıldım. Sonra olaylar tek tek çözülmeye başladıkça ikilinin arasındaki uyum okumaya değerdi diye düşünüyorum. Siz eğer kitabı okumaya düşünüyorsunuz esas olaylar 200 den sonra başlıyor haberiniz olsun derim :)

10/7

'Yatağın altında canavarlar yok.Yaralarını öpeyim. Her şey çok güzel olacak' - Charis

'Karım, paradan çok daha değerli. Bana yalnızca üstündeki elbiseyle bile gelse, ben kendimi çok zengin sayarım' - Gideon

'Bu doğru. Ama benim atımın ahırını seçmiş olman, beni de seçmiş olduğun anlamına geliyor.' dedi Charis.
'Bu sadece bir tesadüf.'
En sonunda . adam Charis'e baktı.Herhalde ışıktan dolayı, adamın gözleri bu kadar parlak görünüyordu.'Hayat tesadüflerden ibarettir.'

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder