10 Kasım 2017 Cuma

Hırsız ve Güzel Kitap Yorumu


 Dorian Blackwell, Ben More’un Blackheart’ı, acımasızdı.Taş yürekli Dorian, Londra’nın en zengin,önemli adamlarından biriydi ve kendisine haksızlık edenlerden intikam almaktan çekinmezdi. İstediğini elde etmek için ölümüne savaşırdı. Güzel, masum ve dul olan Farah Leigh Mackenzie de buna dahildi. Çok geçmeden Dorian güzel kadını kendi malikânesine kaçırmıştı. Tek sorun, hayatını tehlikeye atabilecek önemli bir sır taşıyan Farah’nın kendini kukla gibi oynattırmamasıydı. Onu güvende tutmanın tek yolu Dorian’ın tutsağı olmaktan geçiyordu. Dorian ise inanılmaz bir teklifte bulunmuştu: Onu koruma altına almak için Farah ile evlenecekti fakat karşılığında Dorian’ın düşmanlarını alt etmek için sırrını kullanmayı kabul edecekti. Ben More’un Bleackheart’ının hesaba katmadığı bir şey vardı, o da Farah’nın aralarında uyandıracağı ve ikisini de esir edecek tutku. Kaçırdığı kadının, çoktan yitip gitmiş olduğunu düşündüğü kalbine dokunabilecek tek kadın olması mümkün müydü?

Şu aralar hangi kitabı okumaya başlasam sıkılıp bırakıyorum. Hırsız ve güzeli de ne ara aldığımı bile hatırlamıyorum bir ara almışım ama iyi ki almışım. Yazarın bu yayınlanan ilk kitabı ülkemizde araştırdığım kadarıyla. Ya ben senelerdir bu kadar farklı konulu, böyle güzel, karakterlerin diyaloglarının bu kadar zekice yazıldığı ve çevrildiği bir roman okuduğumu hatırlamıyorum. BA-YIL-DIMMMMMM. 

Yazarı ve çevireni bulsam sevgiden boğabilirim. Ve çevirmene gelirsek, bence tüm çevirmenler bige turan gibi olmalı diyorum. Buradan yayın evine de sesleniyorum lütfen elinizi çabuk tutun bu kadının tüm romanlarını okumak istiyorum. Romana gece yarısı başlamıştım ve sabah oldu, güneş tepeye çıktı ve ben Hırsız ve Güzel bitesiye kadar elimden bırakıp hiç bir şey yapamadım. 
    İçeriğine gelirsek, roman önce onyedi yıl önceki olayları anlatıyor. Fazla derine girmeden anlatıyım. İki küçük çocuğun birbirlerine tutunuşunu ve yetimhanenin o zamanki acımasızlıklarından, birbirlerine sığınmalarını ve yakınlaşmalarını anlatıyor. Bir dizi olaylar sonucunda bu iki çocuk birbirlerinden ayrılıyorlar. Ama farah douganı hiç mi unutamıyor. Yıllar geçince herkese müzmin bir dul olarak kendini tanıtıp, katiplik yapıyor. Tabi kızımız yirmi sekiz yaşında olsa bile etrafında erkekler pervane. Birgün işyerinde Ben More’un Blackheart’ıyla karşılaşıyor. Yıllar sonra farah ilk defa bir erkekten bu kadar etkileniyor tabi Ben More’un Blackheart’ı da farahtan aynı ölçüde etkileniyor. Dorian bildiğiniz yeraltı dünyasının o zamanların en güçlü mafyası. Polisler dorianı bir türlü tutuklayacak suçunu yakalayamıyorlar. 
      Bir gece ansızın Ben More’un Blackheart’ı farahı kaçırıp sonra bayıltıp sonrada Ben More'a kaçırıyor. Tabi burada dorian farahla belirli durumlardan ötürü evlenmek istiyor. Farahta az mı, koskoca Ben More’un Blackheart’ına kendini ezdirir mi bir şartla seninle evlenirim diye tutturuyor eeee o şartı da kitapta okuyup öğrenin artık.
    Uzun lafın kısası öyle güzel atışmaları var ki ikilinin keşke 1000 sayfalık bir kitap olsaydı da ben dorian ve faraha doysaydım.

                                                                         10/10
Yüzündeki kayıtsız ifadeyi korumakla güçlük çekerek yavaşladı ve botlarını yere mıhlayıp bir adım daha atmadı. Böyle durumlarda kontrolünü kaybedenler için söylenen bir deyim yokmuydu? Ateşe uçan pervane mi? Güneşe yakın uçan bilmem ne mi?


"Tabii. Mesela Highland'deki gizli kalende sır gibi sakladığın, egzotik cariyelerden oluşan bir hareme rastlamadım" Tanrıya çok şükür dedi içinden.
"Onları burada mı tuttuğumu mu sanıyorlar?" 
"Tam da anlatıkları o hain kötü adamsın!"Farah sinirden peçetesini ona fırlattı.  
Dorian peçeteyi yakaladı."Beni sevmiyorsun zaten" dedi hafifçe."Ne fark eder?"











Sen benim kanımdansın, benim kemiğimdensin.
Sana bedenimi veriyorum, ikimiz bir olalım diye.
Sana ruhumu veriyorum, ölene dek beraber olalım diye.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder